TÜRKİYE' DEKİ ÇÖLLEŞMENİN NEDENLERİ



a) Toprak aşınımı; su ve rüzgar erozyonu, kumul hareketleri: Toprak ve jeolojik materyallerin doğal nedenlerle (iklim, su, rüzgar, buz ve yerçekimi, topografya değişkenliği, toprak özellikleri; organik madde içeriği, tekstür ve strüktür konumu, etken profil derinliği ve horizonlarının geçirgenlikleri, bitki örtüsü; orman, çayır ve mera alanları, jeolojik materyaller; gevşek çökeller ve ayrışmış / dağılgan kayaçlar) bulundukları yerden aşındırılması koparılması ve taşınması olaylarıdır. Doğal olayların ileri evrelerinde denizel (kıyı) ve/veya karasal ortamlarda oluşan / biriken kum boyutu materyallerin, başka bir deyişle rüzgarla yığılan gevşek kum topluluklarının ve rüzgarın sürekli etkinliği ile kum tepeciklerinin yer değiştirmesi ve kumul hareketlerinin oluşturulması. 

b) Topraklardaki bitki besin elementlerinin yüzeyden veya yıkanmayla profilden uzaklaşarak toprak verim kalitesinin bozulması: Fazla yağış alan bölgelerde veya bir defada normalinden çok fazla veya dengesiz yağışların oluşturduğu yüzey erozyonuyla ve/veya toprak profilinden sızan suyla, bitki besin elementlerinin yüzeyden ve/veya bitki kök derinliğinden yıkanarak uzaklaşması. 

c) İklimsel değişimler: Doğal ve insan etkileriyle oluşabilen yerel veya küresel iklim değişimlerinin (sıcaklık artması ve iklim salınımlarının oluşması) makro ve mikro havza düzeylerinde kuraklığa neden olarak, biyo-çeşitliliğin azalmasına ve bitkisel üretim verimliliğinin düşmesine neden olması. Ayrıca tarımsal ürünlerin gelişme evrelerinin (vejetasyon sürelerinin) söz konusu iklim salınımlarıyla uzaması veya kısalması da bitkisel üretim verimliliğinin düşmesine neden olması. 

Bu başlık altındaki nedenler: 
 - İklim (Yağışların Düzensiz Dağılımı, Rüzgar Vb.), 
- Topografya Ve Jeolojinin Değişkenliği,
- Toprak Özellikleri (Organik Madde İçeriği, Toprak Derinliği Vb.),
- Bitki Örtüsü (Orman, Çayır - Mera Alanları Vb.) Şeklinde Özetlenebilir.

a) Ormansızlaşma: Orman alanlarının; yangın, açma - yerleşme, usulsüz - kaçak kesim ve aşırı otlatma ile bozulumu ve/veya yok olması. 

b) Meraların, özellikle yamaç alanlardaki meraların, yanlış, düzensiz, kontrolsüz ve zamansız - ağır biçimde otlatılmaları: Ayrıca gübreleme, yabancı ot mücadelesi, tohumlama, ot kontrolü gibi yönetim işlemlerinin eksik yapılması veya yapılamaması nedenleriyle meralarda yoğun bir ot örtüsünün kurulamaması ve yanlış amaçlarla kullanılarak korunmasının sağlanamaması. Yanlış yönetimin doğal sonucu olarak özellikle yamaç alanlarda bozuluma uğrayan meralarda erozyonun hızlandırılması. 

c) Hidrojeolojik yapının veya Hidrolojik döngünün yapay yollarla etkilenmesi: Plansız ve çok sayıda artezyen kuyularının açılması ve aşırı ve/veya gereksiz sulamaların yapılmasıyla yer altı su yataklarının giderek azalması ve derine inmesi ile deniz kıyılarına yakın yerlerde tuzlu suyun çekilmesi (ekstraksiyonu). 

d) Anız yakımı: Üreticilerin hasat sonrası tarlasında kalan anız artıklarını veya malçını yakarak toprakların humus kaybına, toprak neminin korunamamasına ve erozyonun hızlandırılmasına neden olması. Anız, yağışın özellikle eğimli arazilerde toprakla doğrudan doğruya değinmesini önleyerek ve yağmur şiddetinin düşmesine neden olarak yüzey akışın hızını düşürmekte; yağmur suyunun toprağa sızmasını artırmakta ve erozyonun şiddetini azaltmaktadır. 

e) Tarım topraklarının yanlış yönetimi ve toprak yorgunluğunun oluşması: Polikültür sistemlerinin ve uygun toprak işleme (mekanizasyon) yöntemlerinin uygulanmaması, aşırı gübre kullanımıyla antagonist etkileşimin ortaya çıkması, aşırı pestisit kullanımıyla pestisit kirliliğinin gündeme gelmesi vb. gibi yanlış toprak yönetiminin neden olduğu toprak yorgunluğunun gündeme gelmesi ve bitkisel üretimin azalması. 

f) Çiftçi bazında tarla içi plansız sulamanın neden olduğu yüksek taban suyunun sürekli etkisi: Özel doğal koruma alanlarında taban suyu yönetiminin uygulanmaması. Planlama yapan kuruluşun çiftçilere su kullanımında ve patern uygulamasında müdahale yetkisi olmadığından dolayı su kaynaklarının ve sulama suyunun kullanılma oranının ve randımanının düşüklüğü. Ayrıca su kaynaklarının ve sulama suyunun aşırı kullanımı. 

g) Tarım ve orman alanlarının amaç dışı kullanımı (Toprak betonlaşması): Kentleşme, konut, turizm, sanayileşme, toprak sanayine hammadde alımı, maden işletmeciliği tesisleri nedeniyle üretken ve verimli arazilerin geri gelmemek üzere yitirilmesi olgusu. 

h) Özellikle tarım topraklarındaki tuzlulaşma, alkalileşme gibi çoraklaşma ile asitleşme gibi sorunlar: Aşırı sulama, niteliği iyi olmayan sulama suyunun kullanılması, drenaj koşullarına dikkat edilmemesi, sulama ve drenaj planlamasına uyulamaması, aşırı gübreleme veya yanlış gübre çeşidi kullanımı nedenlerle topraklarda verimliliği olumsuz etkileyen tuzların ve/veya değişebilir sodyum iyonunun istenmeyen oranlarda birikmesiyle çoraklığın ve yüksek oranda yağış alan alanlarda ve/veya aşırı derecede sulamayla toprak profilinde yıkanma olayının gündeme gelmesiyle özellikle toprak alkalisi ve alkali katyonların ortamdan uzaklaşarak asidik katyonların ortamda artış göstererek asit ortamın meydana gelmesi. 

i) Toprak Kirlenmesi: Endüstrinin organik ve/veya inorganik atıkları ve deterjanlar gibi evsel atıklarla toprakların kimyasallarla bulaşmasıyla toksik elementlerin birikimi. 

j) Arazilerin fiziksel bozulumları: Özellikle toprakların yapısına ve tipine uygun olmayan ekipmanlarla işlenmesi sonucu arzu edilmeyen fiziki yapının oluşması ve/veya yüksek tonajlı tarım makinaları ve ekipmanlarının toprağın tav koşulları dışında işlenmesi ve ağır trafik koşullarına uğramasıyla tarım topraklarında sıkca görülen kompaksiyon (toprak sıkışması) ile levhalı strüktür hakimiyeti, strüktürsüzlük oluşumu veya masifleşmeyle oluşan trafik (pulluk) tabanı katmanı. Toprakların tekstürel ve mineralojik kompozisyonlarının ayrıcalıklı yapıda olmasıyla sulama veya yağmur sonrasında erozyonla taşınan toprakla ve/veya toprağın yeterli üst horizonunda yüzeyinde orijinal ve arzu edilen strüktürlerin bozularak masif bir konumda ortaya çıkan kabuklaşma. 

k) Tarım ve Orman ekosistemlerinin plansız olarak yönetimi veya arazilerin yanlış kullanımı veya tarım, mera ve orman alanlarının karşılıklı olarak yanlış yapılanmaları (orman alanının tarım, tarım alanının mera, orman alanının mera vb. gibi yanlış kullanımları ve bu yapılanmaların yasal eksiklikler nedeniyle önlenememesi): Özellikle Akdeniz İkliminin baskın olduğu yerlerde insanların neden olduğu bozulumlarla oluşan maki ve/veya bozuk Akdeniz Bitki örtüsünü içeren alanlar, Akdeniz ve Ege Bölgesinin alt bölümleri bu alanların orman ekosistemlerini oluşturmaktadır. Söz konusu alanlar, günümüzde Avrupa Topluluğu Çevre ve Sürdürülebilirlik Enstitüsü (JRC-ESB, İspra, İtalya) tarafından oluşturulan çevre dostu geleneksel kullanım/bakım/geliştirme ögelerini içeren ekosistem yönetim planları doğrultusunda zeytin, harnup, bağ, incir, fıstık çamı, badem vb. kullanımlara açılarak bölge halkına gelir getirici kaynak oluşturulabilir. Bu tür alanların yukarıda belirtilen amaçlarla kullanılması için ayrıntılı ve teknik bir araştırma sonucunda varolan ekosistem üzerinde zararlı bir etkisi veya nesli tehlike altındaki nadir ve endemik bitkileri yok etmeyecek şekilde planlanması ise oldukca önemlidir. Bu tür uygulamalara geçilmeden önce mutlaka konu ile ilgili uzmanların yapacağı araştırmalar sonucunda karar verilmesi gerekmektedir. Bölge halkı bu yönetim yaklaşımını ulusal, yerel devlet kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin önderliğinde kurulacak olan birlikler çerçevesinde yaşama geçirebileceklerdir. Günümüzde benzer amaçlarla kurulan su kullanımına yönelik sulama birlikleri yanında zeytin, pamuk, fındık, fıstık gibi yerel ürünlerin değerlendirilmesine yardımcı olan çiftçi birlikleri bunlara örnek oluşturmaktadır. Bununla birlikte söz konusu birliklerin mevzuatları yukarıda anılan ve ulusal çölleşme eylem planının ana olgusunu oluşturan sürdürülebilir kaynak kullanımı (bitki, toprak, su) doğrultusunda yenilenmelidir. Bu bağlamda halihazırda plansız ve geri kazanımsız biçimde aşırı otlatma ile elden çıkmak üzere olan en değerli doğal kaynaklardan biri olan mer'aların konumlarının (coğrafi yerlerinin), orman ve tarım alanlarıyla karşılıklı sosyo - ekonomik etkileşimleri tanımlanmalıdır. Bunun sonrasında, plansız ve yanlış yapılan sulamaların ve özellikle sulamalar sonucunda oluşan su kayıplarının önlenmesi için Sürdürülebilir Sulama Yönetimi (SSY)'ni sağlayacak sulama ve ürün planlaması ile pazarlamasını sağlayacak olan su/tarım birliklerine benzer mer'a kullanım birliklerinin kurulması gerekmektedir. Bununla birlikte söz konusu uygulamalar noktasal olduğunda başarı şansının düşük olduğu saptanmıştır. Başka bir deyişle ulusal eylem planında önerilen Sürdürülebilir Arazi Yönetimi (SAY) yaklaşımı ile söz konusu çalışmalar noktasal olmaktan çok, bütünleşik çalışma biçimine dönüştürülmüş olacaklardır. Yukarıda sözü edilen bütün uygulamaların veya planların doğal kaynaklar ve özellikle biyolojik çeşitliliğin korunmasıyla çelişmemesi, bozulmuş doğal alanların ise niteliğini yitirmiş alanlar olarak anılıp başka amaçlarla kullanıma açılmasından çok, bu alanların restorasyonunun yapılarak tekrar doğaya kazandırılmasına çalışılmalıdır ve/veya SAY programlarının hazırlanarak insan faktörü ile birlikte dikkate alınmalıdır. Bunun tersi uygulamalar, bu tür doğal alanların yok edilmesini hızlandıracağından erozyonun artmasına neden olacaktır.
Teknik nedenler;

- Arazilerin doğal nitelik ve yeteneklerine uygun biçimde kullanılmaması,
- Doğal bitki örtüsünün bitki ticareti, tarım ve yerleşim alanı oluşturmak amacıyla yok edilmesi,
- Dik ve çok dik eğimlerde korumasız tarım yapılması,
- Geniş alanlarda nadas uygulanması,
- Anızların yakılması ,
- Arazi uygunluk sınıfları ve alt sınıflarına uyumlu kültür bitkileri deseni veya uygun ekim nöbetleri uygulanmaması,
- Gübre ve pestisit kullanımında bilimsel ölçütlere uyulmaması,
- Ormansızlaşma,
- Meraların düzensiz, kontrolsüz, zamansız ve ağır biçimde otlatılmaları,
- Gerekli bitkisel, kültürel ve fiziksel toprak koruma önlemlerinin yeterince alınmaması,
- Hidrolojik döngünün yapay yollarla etkilenmesi,
- Plansızca ve yanlış yapılan sulamalar,
- Su kaynaklarının ve sulama suyunun kullanılma oranının ve randımanının düşüklüğü,
- Yanlış uygulanan sulamalar,
- Toprak kirliliği (endüstriyel ve evsel atıklar nedeniyle) şeklinde özetlenebilir.

a) Yasal mevzuattan kaynaklanan sorunlar: Farklı amaçlar için arazi yönetimi ve kullanılması yetkisinin birçok kurum ve kuruluşun idaresinde olması ve kendi aralarındaki eşgüdüm eksikliği nedeniyle toprak kullanımının ve korunmasının kavram kargaşasına neden olması ve doğal kaynakların rasyonel kullanımına uygun mevzuatın olmaması. Çıkarılan yasaların doğal kaynakların kullanılması veya korunmasında populist veya politik kaygılardan uzak gerçekci temeller üzerine oturtulmuş olması gerekmektedir. Ayrıca arazi mülkiyet dağılımının düzensizliği ve gerekli yasaların olmayışı ile ilgili sosyo- ekonomik sorunların giderilememesi. 

b) Göç: Tüm sorunların neden olduğu doğal kaynakların yitimi ve bu kaynakları doğrudan veya dolaylı biçimde kullanan ülke insanlarının gelirlerinin önemli düzeyde düşerek ve göreceli olarak daha zengin doğal kaynak alanlarına göç. 

c) Eğitimsizlik: Uygun/modern ve/veya yenilenmiş geleneksel sürüm - ekim - dikim yöntemlerinin çiftçiye eğitimle ve uygulamalarla benimsetilmesi. Doğal alanlar ile iç içe yaşayan köylünün bu alanların (bitki, hayvan, habitat, ekosistem gibi) öneminin bilincinde olmaması. 

Özet olarak; - Arazi mülkiyet dağılımının belirsizliği ve küçük işletmelerin çokluğu, 
- Arazi toplulaştırmaya yeterince girilememesi,
- Kiracılık veya yarıcılıkla işletilen topraklar için herhangi bir önlem alınmaması,
- Toprak korumada bilinç ve eğitim yetersizliği,
- Toprak ve su kullanımına ve korunmasına ait düzenleyici bir yasanın bulunmaması, hukuksal ve      yönetsel düzenlemelerin yeniden yapılandırılmaması veya gerekli yasaların olmayışı, varolan yasaların da etkin bir şekilde uygulanmaması ve mevzuatlardaki eşgüdümün yetersizliği,
- Kırsal fakirlik ve göçler,

0 yorum:

Yorum Gönder