HABERLER İÇİN TIKLAYIN DUYURULAR İÇİN TIKLAYIN
Çöllesmeye Dur De

Çölleşmeye Karşı Birlikte Mücadele Edelim

Sende Bir Fidan Dik

Toprak dünyadaki yaşamın temelini oluşturan değişmeyen bir gerçektir. Çölleşme ise iklim değişmeleri ve insan aktiviteleri sonucunda oluşan arazi bozulumudur. 110 ülkede yaşayan 1,2 milyar insan ve 4 milyar hektardan fazla arazinin çölleşme tehdidi altında bulunduğu unutulmamalıdır.

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol
Çöllesmeye Dur De

Vatanımızı çölleşmeye terk etmeyelim!

Topraklarımıza Hep Beraber Sahip Cıkalım

Sanayileşme ve kentleşme toprakların hızlı ve bilinçsizce tüketilmesine sebep olmaktadır. Küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve yanlış arazi kullanımı gibi nedenlerle meydana gelen arazi bozulumu her geçen gün artmaktadır.

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol
/*https://i.pinimg.com/originals/d0/78/5b/d0785ba30b6c20c27910068d00475639.jpg?=*/
Çöllesmeye Dur De

Çölleşme tehdidine karşı birleşelim!

Çevremizi hepbirlikte koruyalım

Toprağın aşırı kullanılması toprağın yorulmasına neden olur. Aşırı otlatma erozyonu önleyen bitki örtüsünü yok eder. Plansız sulama tarım alanlarının tuzlanmasına neden olur.

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol
Çöllesmeye Dur De

Çölleşme en büyük küresel sorunlardan biridir!

Çölleşmeye hep birlikte engel olalım!

Kuraklık, erozyon, toprağın bozunumu ve çölleşme sonucu kaybedilen toprak, ortak geleceğimizin tehlikeye girmesi demektir. Çölleşmeyle mücadele için tarım ve orman arazilerinin amaç dışı kullanımı engellenmelidir. Bunun yanında ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Sulak alanlar korunmalı, ürün ve arazi planlaması yapılmalıdır.

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol
Çöllesmeye Dur De

Ülkemizin ağaçlandırmasına katkıda bulunmakla hem topraklarımızın erozyonla yok olmasını hemde havamızın kirlenmesini önleyebiliriz.

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol
Çöllesmeye Dur De

Çölleşme ve erozyona karşı en önemli silah ağaçlandırmadır.

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol
Çöllesmeye Dur De

Bitki örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, sel, ve çığ felaketini arttırır

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol
Çöllesmeye Dur De

Meraların yok olması hayvancılığımızın gerilemesine neden olurken aynı zamanda gelirin azalması ve iş olanaklarının daralması sonucunu doğurur.

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol
Çöllesmeye Dur De

Bitki örtüsünün ve toprağın elden gitmesi iklim değişikliğini hızlandırır ve ekolojik dengenin bozulmasına sebep olur.

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol
Çöllesmeye Dur De

Kaybedilen toprak örtüsünün yeniden oluşması için binlerce yıl gerekir. 1 cm2 kalınlığındaki toprak en iyi şartlarda 250-300 yılda en elverişsiz şartlarda ise 1000 yılda oluşur

Çölleşmeyle Mücadeleye Sende Destek Ol

Dogal Kaynakların Korunması ve Çöllesmenin Önlenmesi Için Yapılması Gerekenler!

DERNEK GENEL KURULU



SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ YÖNETİMİ-SAY (Sustainable Land Management -SLM)

SAY arazi bozulumuna müdahale niteliğinde olup, restorasyon ve rehabilitasyon çalışmalarına katkıda bulunur. Farklı gruplar bunu farklı yollarla tanımlamaktadırlar.

UNCCD'ye göre, "SAY, arazi, su ve bitki örtüsünün arazi bazlı üretim sistemlerini hem şimdiki nesil hem de gelecek nesiller için yeterli derecede destekleyeceği şekilde yapılan arazi kullanım uygulamalarıdır. SAY, etkilenen toplumların ekonomik ve sosyal refahının artmasını, ekoistemden sağlanan hizmetlerin sürmesini ve iklim değişikliğini yönetmeye yönelik uyarlanabilir kapasitenin güçlenmesini amaçlar." 
 
Kaynak: UNCCD, 2011 
 

ARAZİNİN RESTORASYONU VE REHABİLİTASYONU ARASINDAKİ FARK

Restorasyon, sağlığı, bütünlüğü ve sürdürülebilirliği bakımından bozulmuş karasal ekosistemin geri kazanımını başlatan ve ivmelendiren bir süreçtir. Arazi restorasyonu, arazi parçasının hemen hemen bozulmadan önceki koşullarına döndürülmesini amaçlar. 

Araziler Restorasyonu
Arazi Restorasyonu

Rehabilitasyon ise ekosistemden sağlanan mal ve hizmetlerin belirli bir bölümünü elde etmek amacıyla arazinin kapasitesinin yeniden oluşturulmasını amaçlar. Arazi rehabilitasyonu, araziyi bozulma öncesi koşullarına tam olarak döndürmez. 

Entegre Mikrohavza Rehabilitasyon Projeleri
Arazi Rehabilitasyonu

Kaynak: Global Mechanism, 2015

ARAZİ VE KARBON TUTMA ÖZELLİĞ

Atık yönetimi, toprak işleme ve gübreleme gibi arazi yönetim faaliyetleri, toprak sistemindeki karbon akışını etkileyerek toprak karbon stoklarında değişim olmasına yol açar. Yönetim faaliyetine bağlı olmak üzere, arazi karbon kaynağı veya yutağı haline gelebilir. 
 
Bu bağlamda, aşağıdaki alanlara özel dikkat sarf edilmesi gerekir: 
  1. Verimlilik – Daha fazla ürün almak için yenilikçi çözümler sunulması; 
  2. Uyum Sağlama – Araziyi ve kırsal toplulukları iklim değişikliğine karşı daha dirençli yapmakta yetiştiricilere yardımı olan faaliyetlere uyumun teşvik edilmesi; 
  3. Restorasyon – Verimli olması için arazinin rehabilite edilmesi ve bozulmuş ekosistemlerin restore edilmesi; 
  4. Sürdürülebilir Arazi Yönetimi – Sera gazları yayılımını önleyen arazi yönetim faaliyetlerinin teşvik edilmesi, örneğin korumaya yönelik toprak işleme. 

Soil Carbon Sequestration

ARAZİ BOZULUMU NEDİR?

"Arazinin insan faaliyetlerinden kaynaklanan nedenlerle, doğal süreçlerle daha da şiddetlenen ve boyutları iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı nedeniyle sıklıkla artan şekilde, biyolojik ve ekonomik üretkenlik kapasitesinin herhangi bir şekilde azalması veya kaybedilmesi olgusu arazi bozulumu olarak adlandırılmaktadır. (UNCCD, 2013) 

Güney Amerika büyüklüğünde arazi bozuluma uğradı - Biyoçeşitlilik Gıda,  Tarım, Beslenme, Tarım Haberleri, Sağlıklı Beslenme, GDO, Beslenme ve Kanser

Çölleşmeyi Önlemekmi Çölleşmeyi Durdurmakmı

Çölleşmenin Önlenmesi

Çölleşmeyle mücadele ve çölleşmenin önlenmesi konularında birçok uzman teknik olarak imkânsız olmasa da bozulmuş bir çevreyi restore etmenin çok yüksek maliyetleri olduğu nedeniyle mevcut çölleşmenin rehabilite edilerek geri döndürülemez olduğu konusunda hemfikirdir. Bu nedenle, çölleşmeyle mücadele konusundaki tartışmaların çoğu meydana gelen çölleşmelerin rehabilitasyonundan çok bundan sonraki süreçte meydana gelmesi olası çölleşmenin önüne geçilmesine odaklanmaktadır. Bu bağlamda, çölleşmeyi önlemeye yönelik en etkili yöntem ise, ancak küresel düzeyde ortaklaşa alınacak ve uygulanacak olan; teknik, yerel, ulusal ve küresel düzeylerde etkili olabilecek yasal politikalarla desteklenen sürdürülebilir arazi yönetimidir. Ayrıca bu tür süreçler, daha iyi tarım uygulamaları da dahil olmak üzere alternatif geçim kaynakları konusunda da insanlığa faydalar sağlamalıdır.

Çölleşmeyi Tersine Çevirmek Mümkün mü?

Birçok kişi ve kuruluş çölleşmeyi tersine çevrilemeyecek kalıcı bir süreç olarak görmekte olsa da, dünyanın değişik bölgelerinde bireyler ve kurumlar, çölleri geri kazanmak ve toprağın verimliliğini eski haline getirmek için ustaca ve bölgelerine uygun yöntemler geliştirmişleridir. Kullanılan yöntemler ne olursa olsun ortak faktör net olarak bitki örtüsünün varlığıdır. Bitkilerle desteklenen bir ekosistem süreç içerisinde diğer canlılarında barınabileceği habitatlar oluşturur ve çölleşme meydana gelen bölgelerde doğal bir restorasyon sürecini başlatabilir.

Çölleşmeden En Çok Etkilenen Bölgeler

Arazi bozulumu ve çölleşme, insanlık için küresel düzeyde büyük bir problemdir ve günümüzde iki milyardan fazla insanı etkilemektedir.  Yapılan projeksiyonlara göre 2050 yılına kadar çölleşme ve arazi bozulumundan kaynaklı, yaklaşık 9 milyar  insanın gıda güvenliği ve gıda temini konularından olumsuz olarak etkileneceği öngörülmektedir. 

Toplamda, küresel nüfusun üçte biri zaten halihazırda çölleşme problemi yaşamaktadır. Arazi bozulumu ve çölleşme toprakların ve bitkilerin karbon depolama kapasitesini azaltır ve havaya daha fazla karbon salımına neden olarak iklim değişikliğine de olumsuz anlamda katkıda bulunurlar.

Çölleşmeden etkilenen ülkelerin çoğu Afrika'dadır, özellikle Sahel bölgesi, Güney Afrika ve Doğu Afrika'da bulunmaktadır. Diğer bölgeler arasında, Doğu ve Orta Asya, Güney Amerika, Akdeniz kuşağı, Avrupa'nın bazı bölgeleri, Kuzey Amerika ve Avustralya yer almaktadır. 

Çölleşmenin Çevreye Etkileri

Çölleşme sorunu, mevcut çöllerin genişlemesinin de ötesinde, kurak, yarı kurak ve yarı nemli alanlardaki insan faaliyetleri nedeniyle arazilerin bozulmasını içerisinde barındırır. Arazi bozulmaları, toprağın üretkenliğini yok eder yada azaltır. Ormansızlaşma, meraların aşırı otlatılması, kötü arazi yönetimleri, toprak tuzlanması ve toprak erozyonu gibi aşırı ve sürdürülemez faaliyetlerden kaynaklı olarak gelişir.

Arazi bozulması yaşayan bazı bölgeler toprak verimliliğinde ve üretimde %50 lere yaklaşan bir düşüşe tanıklık etmiştir. Böyle alanlarda toprak steril hale geldiğinden ve artık bitkilerin büyümesini destekleyemediğinden, arazi bozulmasının nihai aşaması olan geri döndürülemez bir toprak ekosistemi ortaya çıkar. Bu durum gerçekleştiğinde ise, araziler toprak erozyonuna eğilimli hale gelir, su kaynakları azalır, fauna ve flora yok olur, doğal kaynakların kullanımı sınırlı hale gelir ve devamında bölgesel çatışmalar, göçler başlatan kıtlığa ve yoksulluğa neden olur.  Arazi bozulması ve çölleşme, gelişmekte olan ülkelerdeki kırsal nüfusları kötü bir yoksulluk döngüsüne maruz bırakır, çünkü burada yaşayan nüfusların çoğunun geçimi toprağa ve doğal kaynaklara bağımlıdır, bu nedenle ailelerin yaşamlarının sürdürülebilirliğini tehlikeye sokar. Çiftçiler genellikle arazi bozulumuyla mücadelede öncü roller üstlenmeye çalışsalar da çoğu yeterli bilgi birikimine ve maddi kaynaklara sahip değillerdir.

İklim Değişikliği Kaynaklı Çölleşme

Günümüzde küresel bir problem haline gelen “çölleşme”, iklim değişikliğinin dünyadaki yaşamı etkilemesine bağlı olarak tarih boyunca insanoğlunun başına gelmiş en kötü etkilerinden biridir. Çölleşme iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından birisidir.

Çölleşme ve arazi bozulması daha ziyade Afrika'da yaygın gibi gözükse de, Dünya'nın kara yüzeyinin yarısını, 150'den fazla ülkeyi (168) ve küresel nüfusun üçte birini etkilemektedir. Hızlı nüfus artışı, buna paralel doğal kaynakların her geçen gün daha fazla sömürülmesi, uygun olmayan tarımsal faaliyetler ve iklim değişikliğinin bir sonucu olarak arazi bozulumu son 60 yılda artmıştır.

Aşırı Otlatma Nedir?

Aşırı otlatma, hayvanların merada uzun süre ve düzensiz olarak otlamasına izin verildiğinde meydana gelir. Yoğun otlatma olarak da adlandırılan, hayvanların meradaki bitkiler tam olarak gelişmeden önce otlamasına izin verilmesi uygulamasıdır. Aşırı otlatma, bitkinin kendini yenileyememesine neden olur, bu da arazi ve hayvanlar için çeşitli olumsuz sonuçlara katkıda bulunur. Aşırı otlatma, özellikle mevcut habitatın dışında başka bölgelerden gelen göçmen hayvanların ortama gelerek meraların taşıma kapasitesinin üzerine çıkılmasıyla meydana gelir. Aşırı otlatma biyoçeşitlilik , üretkenliği ve bir arazi parçasının kullanışlılığını azaltır . Aynı zamanda toprak erozyonu ve çölleşmenin önde gelen nedenlerinden biridir.

Meralarda Yapılan Yanlış Uygulamalar;

1-Fazla Stoklama

Aşırı stoklama, bir arazi parçası bir otlatma dönemi için destekleyebileceğinden daha fazla hayvanla stoklandığında meydana gelir. Çoğu durumda, çiftçilerin otlatma alanları için çok fazla hayvanı vardır, bu da bitkilere yeniden büyüme için yeterli zaman vermeden tekrarlanan otlatmaya yol açar. Stok fazlası olan çiftçiler, otlak alanlarının yenilenmesine izin vermez ve sonunda yoğun otlatma aşırı otlatmaya neden olur.

2-Kuraklık

Kuraklık, bitki örtüsünün hayatta kalmasını ve büyümesini etkiler. Uzun süreli kuraklık dönemleri, bitkilerin kurumasına ve bodur büyümesine neden olur. Su yaşam için gereklidir ve kuraklık meydana geldiğinde toprağa bağlı tüm yaşam biçimleri zarar görecektir. Hayvanlar açlıktan ölecek ve sonunda gıda kaynakları kıtlaştıkça insanlar da etkilenecektir.

3-Yanlış Arazi Kullanımı

Arazi kullanımı, bir bölgenin toprak verimliliğini belirler. Bu nedenle, madencilik, arazi kirliliği, ağaç kesme faaliyetleri ve yakma ve sulu  ve kuru tarım teknikleri gibi belirli arazi kullanımı türleri, otlatmak için mevcut arazi miktarını azaltır. Bu faaliyetler, bitkilerin altında yatan büyüme-destek mekanizmasını yok eder. Uygun olmayan arazi kullanımı, azalan bitki humusu ve yabani otlarda veya nahoş bitkilerde artış ile karakterizedir.

Aşırı Otlatma Göstergeleri;

Aşırı otlatmanın ana işaretlerinden biri, hayvanların yiyecek sıkıntısı çekmesidir. Sürekli otlatılan mera alanlarında sahayı daha kısa boylu türler kaplar. Aynı şekilde merada otlayan hayvanlar sürekli aynı tür otları yediklerinden dolayı sahayı hayvanların yemediği istenmeyen ot türleri istila edebilir zaman içinde lezzetli ot türleri ise genellikle seyrekleşir veya tamemen kaybolabilir. Aşırı otlatılan bazı bölgelerde çıplak toprak görülebilir, bu da toprak erozyonunun oluşmasını mümkün kılar.  Sürdürülebilir şekilde otlatılan meralar aşırı otlatılan meralardan daha fazla ot örtüsüne sahiptir.

Dönüşümlü otlatma dışında, aşırı otlatılan bitkiler, otlatma döngüleri arasında uygun yüksekliğe ulaşmak ve toparlanmak için yeterli zamana sahip değildir. Bitkiler karbonhidrat rezervlerini geri kazanmadan ve yaprak dökümü nedeniyle kaybolan yeniden büyüyen köklerden önce çiftlik hayvanları otlamaya devam eder.  Devamında, uzun ot türlerinin yerini, kuraklık hasarına maruz kalan kısa boylu bitkiler almaya başlar. 

Aşırı otlatma, besi hayvanlarının vücut kondisyonunda ve performansında da kendini gösterir. Buzağıyı sütten kestikten sonra merada yeteri kadar beslenemeyen bir ineğin, önümüzdeki sezonda vücut koşulları kötü olacaktır.  Zayıf vücut kondisyonu olan bir inek, doğumdan hemen sonra beslenme döngüsüne girmediği için üremeyi de geciktirir. Kontrollü üreme, ideal mevsim, doğru beslenme ve genetik ile buzağıların yaklaşık %75'i buzağılama mevsiminin ilk yirmi bir günü içinde doğar.