SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ YÖNETİMİ-SAY (Sustainable Land Management -SLM)
UNCCD'ye göre, "SAY, arazi, su ve bitki örtüsünün arazi bazlı üretim sistemlerini hem şimdiki nesil hem de gelecek nesiller için yeterli derecede destekleyeceği şekilde yapılan arazi kullanım uygulamalarıdır. SAY, etkilenen toplumların ekonomik ve sosyal refahının artmasını, ekoistemden sağlanan hizmetlerin sürmesini ve iklim değişikliğini yönetmeye yönelik uyarlanabilir kapasitenin güçlenmesini amaçlar."
ARAZİNİN RESTORASYONU VE REHABİLİTASYONU ARASINDAKİ FARK
Restorasyon, sağlığı, bütünlüğü ve sürdürülebilirliği bakımından bozulmuş karasal ekosistemin geri kazanımını başlatan ve ivmelendiren bir süreçtir. Arazi restorasyonu, arazi parçasının hemen hemen bozulmadan önceki koşullarına döndürülmesini amaçlar.
![]() |
Arazi Restorasyonu |
Rehabilitasyon ise ekosistemden
sağlanan mal ve hizmetlerin belirli bir bölümünü elde etmek amacıyla arazinin
kapasitesinin yeniden oluşturulmasını amaçlar. Arazi rehabilitasyonu, araziyi
bozulma öncesi koşullarına tam olarak döndürmez.
Arazi Rehabilitasyonu |
Kaynak: Global Mechanism, 2015
ARAZİ VE KARBON TUTMA ÖZELLİĞ
- Verimlilik – Daha fazla ürün almak için yenilikçi çözümler sunulması;
- Uyum Sağlama – Araziyi ve kırsal toplulukları iklim değişikliğine karşı daha dirençli yapmakta yetiştiricilere yardımı olan faaliyetlere uyumun teşvik edilmesi;
- Restorasyon – Verimli olması için arazinin rehabilite edilmesi ve bozulmuş ekosistemlerin restore edilmesi;
- Sürdürülebilir Arazi Yönetimi – Sera gazları yayılımını önleyen arazi yönetim faaliyetlerinin teşvik edilmesi, örneğin korumaya yönelik toprak işleme.
ARAZİ BOZULUMU NEDİR?
"Arazinin insan faaliyetlerinden kaynaklanan nedenlerle, doğal süreçlerle daha da şiddetlenen ve boyutları iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı nedeniyle sıklıkla artan şekilde, biyolojik ve ekonomik üretkenlik kapasitesinin herhangi bir şekilde azalması veya kaybedilmesi olgusu arazi bozulumu olarak adlandırılmaktadır. (UNCCD, 2013)
Çölleşmeyi Önlemekmi Çölleşmeyi Durdurmakmı
Çölleşmenin Önlenmesi
Çölleşmeyle mücadele ve çölleşmenin önlenmesi konularında birçok uzman teknik olarak imkânsız olmasa da bozulmuş bir çevreyi restore etmenin çok yüksek maliyetleri olduğu nedeniyle mevcut çölleşmenin rehabilite edilerek geri döndürülemez olduğu konusunda hemfikirdir. Bu nedenle, çölleşmeyle mücadele konusundaki tartışmaların çoğu meydana gelen çölleşmelerin rehabilitasyonundan çok bundan sonraki süreçte meydana gelmesi olası çölleşmenin önüne geçilmesine odaklanmaktadır. Bu bağlamda, çölleşmeyi önlemeye yönelik en etkili yöntem ise, ancak küresel düzeyde ortaklaşa alınacak ve uygulanacak olan; teknik, yerel, ulusal ve küresel düzeylerde etkili olabilecek yasal politikalarla desteklenen sürdürülebilir arazi yönetimidir. Ayrıca bu tür süreçler, daha iyi tarım uygulamaları da dahil olmak üzere alternatif geçim kaynakları konusunda da insanlığa faydalar sağlamalıdır.
Çölleşmeyi Tersine Çevirmek Mümkün mü?
Birçok kişi
ve kuruluş çölleşmeyi tersine çevrilemeyecek kalıcı bir süreç olarak görmekte
olsa da, dünyanın değişik bölgelerinde bireyler ve kurumlar, çölleri geri
kazanmak ve toprağın verimliliğini eski haline getirmek için ustaca ve
bölgelerine uygun yöntemler geliştirmişleridir. Kullanılan yöntemler ne olursa
olsun ortak faktör net olarak bitki örtüsünün varlığıdır. Bitkilerle
desteklenen bir ekosistem süreç içerisinde diğer canlılarında barınabileceği
habitatlar oluşturur ve çölleşme meydana gelen bölgelerde doğal bir restorasyon
sürecini başlatabilir.
Çölleşmeden En Çok Etkilenen Bölgeler
Arazi bozulumu ve çölleşme, insanlık için küresel düzeyde büyük bir problemdir ve günümüzde iki milyardan fazla insanı etkilemektedir. Yapılan projeksiyonlara göre 2050 yılına kadar çölleşme ve arazi bozulumundan kaynaklı, yaklaşık 9 milyar insanın gıda güvenliği ve gıda temini konularından olumsuz olarak etkileneceği öngörülmektedir.
Toplamda, küresel nüfusun üçte biri zaten halihazırda çölleşme problemi yaşamaktadır. Arazi bozulumu ve çölleşme toprakların ve bitkilerin karbon depolama kapasitesini azaltır ve havaya daha fazla karbon salımına neden olarak iklim değişikliğine de olumsuz anlamda katkıda bulunurlar.
Çölleşmeden etkilenen ülkelerin çoğu Afrika'dadır, özellikle Sahel bölgesi, Güney Afrika ve Doğu Afrika'da bulunmaktadır. Diğer bölgeler arasında, Doğu ve Orta Asya, Güney Amerika, Akdeniz kuşağı, Avrupa'nın bazı bölgeleri, Kuzey Amerika ve Avustralya yer almaktadır.
Çölleşmenin Çevreye Etkileri
Çölleşme sorunu, mevcut çöllerin genişlemesinin de ötesinde, kurak, yarı kurak ve yarı nemli alanlardaki insan faaliyetleri nedeniyle arazilerin bozulmasını içerisinde barındırır. Arazi bozulmaları, toprağın üretkenliğini yok eder yada azaltır. Ormansızlaşma, meraların aşırı otlatılması, kötü arazi yönetimleri, toprak tuzlanması ve toprak erozyonu gibi aşırı ve sürdürülemez faaliyetlerden kaynaklı olarak gelişir.
Arazi bozulması yaşayan bazı bölgeler toprak verimliliğinde ve üretimde %50 lere yaklaşan bir düşüşe tanıklık etmiştir. Böyle alanlarda toprak steril hale geldiğinden ve artık bitkilerin büyümesini destekleyemediğinden, arazi bozulmasının nihai aşaması olan geri döndürülemez bir toprak ekosistemi ortaya çıkar. Bu durum gerçekleştiğinde ise, araziler toprak erozyonuna eğilimli hale gelir, su kaynakları azalır, fauna ve flora yok olur, doğal kaynakların kullanımı sınırlı hale gelir ve devamında bölgesel çatışmalar, göçler başlatan kıtlığa ve yoksulluğa neden olur. Arazi bozulması ve çölleşme, gelişmekte olan ülkelerdeki kırsal nüfusları kötü bir yoksulluk döngüsüne maruz bırakır, çünkü burada yaşayan nüfusların çoğunun geçimi toprağa ve doğal kaynaklara bağımlıdır, bu nedenle ailelerin yaşamlarının sürdürülebilirliğini tehlikeye sokar. Çiftçiler genellikle arazi bozulumuyla mücadelede öncü roller üstlenmeye çalışsalar da çoğu yeterli bilgi birikimine ve maddi kaynaklara sahip değillerdir.
İklim Değişikliği Kaynaklı Çölleşme
Günümüzde küresel bir problem haline gelen “çölleşme”, iklim değişikliğinin dünyadaki yaşamı etkilemesine bağlı olarak tarih boyunca insanoğlunun başına gelmiş en kötü etkilerinden biridir. Çölleşme iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından birisidir.
Çölleşme ve arazi bozulması daha ziyade Afrika'da yaygın gibi gözükse de, Dünya'nın kara yüzeyinin yarısını, 150'den fazla ülkeyi (168) ve küresel nüfusun üçte birini etkilemektedir. Hızlı nüfus artışı, buna paralel doğal kaynakların her geçen gün daha fazla sömürülmesi, uygun olmayan tarımsal faaliyetler ve iklim değişikliğinin bir sonucu olarak arazi bozulumu son 60 yılda artmıştır.
Aşırı Otlatma Nedir?
Aşırı otlatma, hayvanların merada uzun süre ve düzensiz olarak otlamasına izin verildiğinde meydana gelir. Yoğun otlatma olarak da adlandırılan, hayvanların meradaki bitkiler tam olarak gelişmeden önce otlamasına izin verilmesi uygulamasıdır. Aşırı otlatma, bitkinin kendini yenileyememesine neden olur, bu da arazi ve hayvanlar için çeşitli olumsuz sonuçlara katkıda bulunur. Aşırı otlatma, özellikle mevcut habitatın dışında başka bölgelerden gelen göçmen hayvanların ortama gelerek meraların taşıma kapasitesinin üzerine çıkılmasıyla meydana gelir. Aşırı otlatma biyoçeşitlilik , üretkenliği ve bir arazi parçasının kullanışlılığını azaltır . Aynı zamanda toprak erozyonu ve çölleşmenin önde gelen nedenlerinden biridir.
Meralarda Yapılan Yanlış Uygulamalar;
1-Fazla Stoklama
Aşırı stoklama, bir arazi parçası bir otlatma dönemi için destekleyebileceğinden daha fazla hayvanla stoklandığında meydana gelir. Çoğu durumda, çiftçilerin otlatma alanları için çok fazla hayvanı vardır, bu da bitkilere yeniden büyüme için yeterli zaman vermeden tekrarlanan otlatmaya yol açar. Stok fazlası olan çiftçiler, otlak alanlarının yenilenmesine izin vermez ve sonunda yoğun otlatma aşırı otlatmaya neden olur.
2-Kuraklık
Kuraklık, bitki örtüsünün hayatta kalmasını ve büyümesini etkiler. Uzun süreli kuraklık dönemleri, bitkilerin kurumasına ve bodur büyümesine neden olur. Su yaşam için gereklidir ve kuraklık meydana geldiğinde toprağa bağlı tüm yaşam biçimleri zarar görecektir. Hayvanlar açlıktan ölecek ve sonunda gıda kaynakları kıtlaştıkça insanlar da etkilenecektir.
3-Yanlış Arazi Kullanımı
Arazi kullanımı, bir bölgenin toprak verimliliğini belirler. Bu nedenle, madencilik, arazi kirliliği, ağaç kesme faaliyetleri ve yakma ve sulu ve kuru tarım teknikleri gibi belirli arazi kullanımı türleri, otlatmak için mevcut arazi miktarını azaltır. Bu faaliyetler, bitkilerin altında yatan büyüme-destek mekanizmasını yok eder. Uygun olmayan arazi kullanımı, azalan bitki humusu ve yabani otlarda veya nahoş bitkilerde artış ile karakterizedir.
Aşırı Otlatma Göstergeleri;
Aşırı otlatmanın ana işaretlerinden biri, hayvanların yiyecek sıkıntısı çekmesidir. Sürekli otlatılan mera alanlarında sahayı daha kısa boylu türler kaplar. Aynı şekilde merada otlayan hayvanlar sürekli aynı tür otları yediklerinden dolayı sahayı hayvanların yemediği istenmeyen ot türleri istila edebilir zaman içinde lezzetli ot türleri ise genellikle seyrekleşir veya tamemen kaybolabilir. Aşırı otlatılan bazı bölgelerde çıplak toprak görülebilir, bu da toprak erozyonunun oluşmasını mümkün kılar. Sürdürülebilir şekilde otlatılan meralar aşırı otlatılan meralardan daha fazla ot örtüsüne sahiptir.
Dönüşümlü otlatma dışında, aşırı otlatılan bitkiler, otlatma döngüleri arasında uygun yüksekliğe ulaşmak ve toparlanmak için yeterli zamana sahip değildir. Bitkiler karbonhidrat rezervlerini geri kazanmadan ve yaprak dökümü nedeniyle kaybolan yeniden büyüyen köklerden önce çiftlik hayvanları otlamaya devam eder. Devamında, uzun ot türlerinin yerini, kuraklık hasarına maruz kalan kısa boylu bitkiler almaya başlar.
Aşırı otlatma, besi hayvanlarının vücut kondisyonunda ve performansında da kendini gösterir. Buzağıyı sütten kestikten sonra merada yeteri kadar beslenemeyen bir ineğin, önümüzdeki sezonda vücut koşulları kötü olacaktır. Zayıf vücut kondisyonu olan bir inek, doğumdan hemen sonra beslenme döngüsüne girmediği için üremeyi de geciktirir. Kontrollü üreme, ideal mevsim, doğru beslenme ve genetik ile buzağıların yaklaşık %75'i buzağılama mevsiminin ilk yirmi bir günü içinde doğar.
Popüler Yayınlar
-
Yağış sularının bitki örtüsünde bulunan; gövdeler, yapraklar ve dallar tarafından tutulan ve toprak yüzeyine ulaşamayan kısmına deni...
-
1. Afrika'nın Sahel bölgesi : Aşırı nüfus artışı, artan ağaç kesimi, yasadışı yollardan tarım arazisi açmak ve konut inşa etmek ama...
-
E-Posta colmucadele@gmail.com Gsm 0 532 376 95 58 Adres Çankaya/ANKARA
-
Ufuk (Vizyon ): Sürdürülebilir çevre ve doğal kaynak yönetiminde, koruma, geliştirme ve faydalanma dengesi içinde kuraklığın olumsuz tes...
-
1. İklim: Rüzgâr erozyonu genel olarak kurak ve yarı kurak yörelerin sorunudur. Ülkemizde rüzgâr erozyonu, özellikle kurak geçen ilkba...