Ufuk
(Vizyon):
Sürdürülebilir çevre ve doğal kaynak yönetiminde, koruma, geliştirme ve
faydalanma dengesi içinde kuraklığın olumsuz tesirlerinin ve çölleşmenin (arazi
bozulumu) azaltıldığı ve etkilenen arazilerin iyileştirildiği, kırsal
kalkınmanın sağlandığı ve uluslararası işbirliğinin geliştirildiği önder bir
Türkiye.
Stratejik
Hedefler:
1. Çölleşmeden
etkilenmesi muhtemel ve etkilenmiş ekosistemlerin, erozyon, suyun
sürdürülebilir olmayan kullanımı gibi çölleşmeye sebep olan faktörlerden
korunması ve mevcut durumunun iyileştirilmesi.
2.
Çölleşmeden doğrudan etkilenen ve etkilenmesi muhtemel nüfusun hayat şartlarının
/ kalitesinin iyileştirilmesi.
3.
Ortak çalışmalar yoluyla üç Rio Sözleşmesi başta olmak üzere ilgili
uluslararası sözleşme, ulusal strateji, plan ve programlar arasında sinerji
oluşturulması.
4.
İkili, bölgesel ve küresel çölleşme ile mücadele çalışmalarına öncülük edilmesi
ve destek olunması.
5.
Çölleşme ile mücadele ve kuraklık etkilerinin azaltılması konusunda yerel, bölgesel,
ulusal ve uluslararası aktörler arasında etkili bir ortaklık ve eşgüdüm
oluşturularak gereken ortam ve kapasitenin geliştirilmesi.
Temel
Vazife (Misyon):
Bilinçlendirme, kapasite ve teknoloji gelişimi, mali kaynak tahsisi
vasıtasıyla, kuraklığın olumsuz etkilerini ve çölleşmeyi azaltan, bozulan
arazilerin iyileştirilmesine yönelik ve kırsal kalkınmaya katkı sağlayan, yerel
katılımcılığı ve uluslararası diyaloğu geliştiren politika ve programları
uygulamak.
Uygulama
Hedefleri:
1.
Sürdürülebilir arazi yönetimi,
2.
Kırsal kalkınma,
3.
Ulusal eşgüdüm ve işbirliği,
4.
Politik çerçeve,
5.
Uluslararası eşgüdüm ve işbirliği,
6.
Kamuoyu oluşturma, bilinçlendirme ve eğitim,
7.
Bilim ve teknoloji, izleme ve değerlendirme,
8.
Yönetsel yapılanma ve kurumsal kapasite geliştirme,
9.
Finansman
“Türkiye Çölleşme ile Mücadele Ulusal
Stratejisi” 2013 yılının Nisan ayında düzenlenecek olan bilgilendirme
toplantısı ile paydaşlara tanıtılacaktır.
KISALTMALAR
AB
Avrupa
Birliği
AR-GE
Araştırma-Geliştirme
BM Birleşmiş
Milletler
BMÇMS Birleşmiş
Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi
BÇUSEP
Biyolojik
Çeşitlilik Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı
BTK Bilim ve
Teknoloji Komitesi
CICA Asya’da İşbirliği
ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı
ÇEM Çölleşme ve
Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
ÇMUEP Çölleşme İle
Mücadele Ulusal Eylem Programı
EAGÜ En Az Gelişmiş
Ülkeler
EMEP Erozyonla
Mücadele Eylem Planı
FAO Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
ICARDA Uluslararası
Kurak Alanlar Tarımsal Araştırmalar Merkezi
IUCN Dünya Doğayı
Koruma Birliği
İDEP İklim Değişikliği
Eylem Planı
İDUS İklim Değişikliği
Ulusal Stratejisi
İDUEP İklim
Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı
İDKK İklim Değişikliği
Koordinasyon Kurulu
İİT İslam İşbirliği
Teşkilatı
MDGs Binyıl Kalkınma
Hedefleri
NCSA Ulusal Kapasite
Değerlendirmesi
QA/QC Kalite
Temin/Kalite Kontrol
SKEP Sel Kontrolü
Eylem Planı
STK Sivil Toplum
Kuruluşu
TİKA Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı Başkanlığı
TKMEP Tarımsal
Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı
TUOP Türkiye Ulusal
Ormancılık Programı
UHYS Ulusal Havza
Yönetim Stratejisi
UKB Ulusal
Koordinasyon Birimi
UKEP Ulusal Kapasite
Artırım Eylem Planı
UNDP Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı
UNEP Birleşmiş
Milletler Çevre Programı
UNIDO Birleşmiş
Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı
USKYS Ulusal Su
Kalitesi Yönetim Stratejisi
WWF Dünya Doğayı
Koruma Vakfı
TANIMLAR
Çölleşme: Kurak, yarı kurak
ve kuru alt nemli alanlarda iklim değişimleri ve insan aktivitelerinin de dahil
olduğu çeşitli etmenlerin sonucunda oluşan “Arazi Bozulumu”dur.
Arazi
bozulumu:
Doğal olaylar ve/veya insan aktiviteleri sebebiyle orijinal doğal ekolojik
görevinin ve/veya uygun şekildeki ekonomik işlevinin sürdürülebilirliğinin çok
uzun olamayacak kadar zarar görmesidir.
Toprak
bozulumu:
İnsanlar tarafından genellikle yanlış kullanımların sebep olduğu eylemler
sonucunda toprağın fiziksel, kimyasal ve/veya biyolojik özelliklerinin
bozulmaları sonrasında ortaya çıkan ve verimliliklerinin düşmesine sebep olan
toprak kalitesindeki azalmalardır.
Çölleşme
ile mücadele:
Kurak, yarı-kurak ve kuru alt nemli bölgelerdeki arazilerin
sürdürülebilirliğinin geliştirilmesi ve kullanımının sağlanması için arazi
bozulumunun önlenmesi ve/veya azaltılması, kısmen bozulmuş arazilerin iyileştirilmesi
ve çölleşmiş alanların iyileştirilmesidir
Kurak,
yarı kurak ve kuru alt nemli alanlar: Yıllık yağışın potansiyel evapotranspirasyona
oranının (P/PET) 0,05 ile 0,65 arasında değişim gösterdiği alanlardır.
Kuraklık:
Yağışların
normal düzeylerinden aşağıda olmaları ve/veya düzensizlikleri durumunda önemli
hidrolojik dengesizliklerin oluşması ve buna bağlı olarak arazi doğal
üretkenliğinin olumsuz biçimde etkilendiği doğal bir olaydır.
Arazi:
Toprak,
bitki örtüsü ve diğer biyolojik öğeleri içeren ve ekolojik - hidrolojik
süreçlerin geliştiği sistemi ifade eden bir ortamdır.
Ekosistem
hizmetleri: Ekosistemler tarafından gerçekleştirilen ve yerkürede çevrenin
dengeli ve kararlı bir durumda devam etmesinde, tedarik edici (gıda, su vb.),
düzenleyici (iklimin, hava kalitesinin, su akışının düzenlenmesi, suyun
temizlenmesi, toprak kalitesinin korunması, hastalıkların önlenmesi vb.),
destekleyici (besin ve su zincirleri, bitkilerin tozlaşması vb.) ve kültürel
(rekreasyon, estetik, eğitsel değerler vb.) faydalar ve hizmetler sağlayan etkinlikler
ve süreçlerdir.
Havza: Doğal sınırları
içinde, iklim, jeoloji, topoğrafya, toprak, flora ve faunanın sular ile
etkileşim içinde olduğu, suyun ayrım çizgisinden denize aktığı noktaya, kapalı
havzalarda ise suyun toplandığı nihai noktaya göre suyun toplanma alanıdır.
Korunan
alan:
Hedeflenen koruma amaçlarını gerçekleştirmek için belirlenen veya düzenlenen ve
yönetilen, bölgesel, ulusal ya da uluslararası düzeyde önemli doğal, kültürel
tarihi, arkeolojik, biyolojik çeşitlilik ve peyzaj kaynak değerlerinin
korunması, geliştirilmesi ve uzun dönemde devamlılığının sağlanması için
hukuki, teknik, idari, sosyal ve ekonomik tedbirlerin uygulandığı, coğrafi
olarak tanımlanan ve resmi statü ile ilan edilen alanlardır.
Rehabilitasyon
(İyileştirme):
Mevcut ekosistemlerin çeşitlilik, fonksiyon ve dinamiğinde, gerek insanlar
tarafından verilen hasarlar gerekse doğal etkenler sebebiyle ortaya çıkan
olumsuzlukların çözümü açısından alana özgü türlerin ve doğaya uygun
yöntemlerin kullanılması ile yapılan iyileştirme çalışmalarıdır.
Sürdürülebilir
kalkınma:
Hayat kalitesinin, çevredeki yaşamı destekleyici doğal sistemlerin taşıma
kapasitesi içerisinde kalacak şekilde iyileştirilmesidir (IUCN, UNEP, WWF ortak
tanımı).
1.
Giriş:
Çölleşme;
kurak, yarı-kurak ve yarı nemli alanlarda, iklim değişiklikleri ve insan
faaliyetleri de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden kaynaklanan toprak ve
ekolojik şartların bozulmasını ifade eder. Çölleşme; yaşamsal açıdan önem
taşıyan birçok çevresel, sosyal, ekonomik ve kültürel sonuçlar ortaya
çıkarmaktadır. Toprak verimsizleşerek bitki örtüsünün bozulmasına yol açmakta,
gıda üretimi azalarak kıtlığa, göçlere, anlaşmazlıklara, ekonomik gelir
kaynaklarının azalmasına sebep olmakta, savaşlara ortam hazırlamakta ve daha
birçok olumsuzluklarla insanlığı karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle,
çölleşme dünyamızın geleceği için tüm insanlığın ortaklaşa mücadele etmesini ve
tedbir almasını zorunlu kılan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada
her yıl, toprağın üst tabakasının 24 milyar tonu, başta erozyon olmak üzere
çeşitli sebeplerle kaybedilirken, 6 milyar hektar alan çölleşmektedir. Bu süreç
dünyaya, 42 milyar dolardan fazla mali yük getirmekte, 110 ülkede yaşayan 1,2
milyar nüfusu doğrudan tehdit etmektedir. 135 milyon insan risk altındadır ve
10 milyon insan ekolojik göçmen olarak çölleşmiş bölgelerden göç etmiş
durumdadır. Geçimlerini toprağa bağımlı olarak sürdüren 2,6 milyarı aşkın
insan da aynı kaderi paylaşmaktadır1. Çölleşme riskinin en fazla olduğu
bölgeler Kuzey Afrika, Ortadoğu ülkeleri, Avustralya, Güney Batı Çin ve Güney
Amerika’nın batı kesimleridir. Bu bölgeler halihazırda önemli ölçekte çölleşme
sorunlarıyla mücadele etmektedir. Akdeniz Bölgesi ile tropik ve subtropik
bozkır ekosistemleri, kıyı ve mera alanları daha düşük olmakla beraber dünyada
önemli ölçüde risk altındadır.
Ülkemizin
içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyası yarı-nemli, yarı kurak, kurak, aşırı kurak
ve çöl kuşağının da aralarında yer aldığı iklim rejimleri içerisinde yer
almaktadır. Ülkemizin coğrafi konumu, iklim şartları ve çağlar boyunca çeşitli
medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir mekan olması, topraklarımızın çölleşmeye
ve kuraklığa karşı hassassiyetini yükselten başlıca nedenler arasındadır.
Türkiye’deki çölleşmenin de en önemli ve en yıkıcı nedenlerinden biri erozyondur.
Erozyonun yanında, yeraltı sularının kontrolsüz ve aşırı kullanımı, tabii
göllerde ve sulak alanlarda hidrolojik dengenin bozulması, doğal kaynakların
bozulması, meralarda aşırı otlatma, düzensiz yerleşim, toprakların yanlış
kullanımı, yanlış tarım teknikleri, yanlış sulama teknikleri, yetersiz su
kaynakları, gübre ve tarım ilaçlarının aşırı ve yanlış kullanımı, su ve toprak
kirliliği, kırsal yoksulluk, doğal kaynakların kullanımı ile ilgili eğitim
eksikliği çölleşmenin ülkemizdeki önemli nedenleri arasındadır. Ülkemiz,
özellikle de İç Anadolu Bölgesi, Dünya Çölleşme Risk Haritası’nda “aşırı hassas
ve çok hassas” bölge olarak gösterilmektedir. Her sene yaklaşık 182 milyon ton
toprak denizlere ve göllere taşınmaktadır. Erozyon önleme çalışmaları yapılması
gereken 3 milyon hektarlık orman alanı bulunmaktadır. Aynı zamanda erozyonun
yıkıcı etkilerinin zaman zaman sadece çok bozuk ya da bozuk orman alanlarında
değil, bu alanlarla içiçe olan meralar ve orman içi yerleşimler ile tapulu ya
da tapusuz arazilerde de yaşandığı görülmektedir. Türkiye’nin arazi kullanım
varlığına bakıldığında tarım arazisinin %31,1’lik değerle en fazla alanı
kapladığı, bunu sırasıyla ormanlık alanlar (%27,6) ile mera alanlarının (%16,6)
takip ettiği görülmektedir. Su alanları % 1,4’lük alanı kaplamakta, kalan
%21,3’lük arazi ise diğer alanlardan oluşmaktadır.
Arazi
kullanımının en büyük bölümünü oluşturan tarım alanlarının %59’u, meraların
%64’ü, orman arazilerinin %54’ü çeşitli şiddette erozyona maruz kalmaktadır. İç
Anadolu Bölgesi başta olmak üzere bazı bölgelerdeki düşük yağış oranları, tarım
alanlarındaki çoraklaşma, tuzlanma gibi nedenlerle verimliliğin azalması,
ormanlar ve meralardaki tür çeşitliliğinin ve doğal yapının bozulması, yanlış
arazi kullanımı uygulamalarından kaynaklanan betonlaşma, toprak kirliliği gibi
arazi bozulumu sorunları topluca değerlendirildiğinde, çölleşmeye hafif
derecede uğramış sorunlu alanlarla birlikte çeşitli etkilenme
derecelerindeki alanlarımızın, Türkiye’nin toplam yüzölçümüne oranının yüzde
90’ların üzerinde olduğu görülmektedir3. Dünyada ve Türkiye’de artan bilinçle
birlikte çölleşme ile mücadele çalışmaları da hız kazanmıştır. Afrika’nın Sahel
kuşağında, 1968-1973 yılları arasında meydana gelen kuraklık ve devamında
bölgede yaşanan büyük insanlık dramı 5 Haziran 1972 tarihinde Stockholm’de
düzenlenen ilk Çevre Konferansını takiben Birleşmiş Milletlerin 1974 yılı Genel
Kurulunda; çölleşmeyle mücadele hususunda uluslararası işbirliğine gidilmesi
çağrısında bulunmasıyla sonuçlanmıştır. Bu çağrıyla, 1977’de Kenya’nın başkenti
Nairobi’de Birleşmiş Milletler Çölleşme Konferansı toplanmış, ulusal, bölgesel
ve uluslararası seviyelerde çölleşmeye karşı alınabilecek işbirliğini içeren
Çölleşmeyle Mücadele Eylem Planı görüşülerek kabul edilmiştir. Bu eylem planını
izlemek üzere 1992 yılında Hükümetlerarası Müzakere Komitesi kurulmuş, bu
komite tarafından hazırlanan “Özellikle Afrika’da Ciddi Kuraklık ve/veya
Çölleşmeye Maruz Ülkelerde Çölleşme İle Mücadele İçin Birleşmiş Milletler
Sözleşmesi” 17 Haziran 1994 tarihinde kabul edilmiştir. Sözleşmenin amacı,
çölleşme ile arazi bozulmasını önlemek, kontrol etmek ve azaltmak üzere
alınacak ulusal ve bölgesel politikalar, programlar ve önlemlerin
geliştirilmesi ve uygulanmasını desteklemektir.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası 44. Maddesi, Devletin toprağın verimli olarak
işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek için
gerekli tedbirleri almasını öngörür. Bu bağlamda Türkiye’de ağaçlandırma ve
erozyon kontrolü, bozuk orman alanlarının rehabilitasyonu ve mera ıslahı
çalışmalarının başlangıcı 1946 yılına dayanır. 1955 yılında Tokat Behzat
Deresinde yapılan çalışmalarla planlı döneme geçilerek çalışmalara hız verilmiş
ve 2012 yılı sonuna kadar 1.070.435 hektar alanda erozyon kontrolü çalışması
yapılmıştır. Ayrıca, son yıllarda yürütülen havza rehabilitasyon projeleri
uygulamalarında, farklı kurumların işbirliği ile mikro havzalarda tarımsal alt
yapı hizmetleri, örnek tarımsal uygulamalar, üst havzalarda ağaçlandırma,
erozyon kontrolü ve mera ıslahı faaliyetleri ortaklaşa yürütülmüştür. Bunun
yanı sıra orman varlığının artırılması ve erozyonun önlenmesi amacıyla
2008-2012 yıllarını kapsayan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği
Eylem Planı hazırlanmış, beş yılda 2 milyon 420 bin hektar alanda ağaçlandırma,
erozyon kontrolü, bozuk orman alanlarının rehabilitasyonu, mera ıslahı
çalışmaları gerçekleştirilerek çölleşme ile mücadele konusunda önemli adımlar
atılmıştır. Konuya halihazırda hakim olan Türkiye “Özellikle Afrika’da Ciddi
Kuraklık ve/veya Çölleşmeye Maruz Ülkelerde Çölleşme İle Mücadele İçin
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi”ne ilk reaksiyon gösteren ülkelerden biri olmuş,
kabul edilmesini takip eden dördüncü ayda, 15.10.1994 tarihinde Sözleşmeyi
imzalamıştır. Sözleşme 11.02.1998 tarih ve 4340 sayılı Kanun ile Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından onaylanmış olup 16.05.1998 tarih ve 23344 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 2004 yılında İtalya’da Europe
Space Agency (ESA) merkezinde çölleşmeyi izleme çalışmalarını belirlemek için
yapılan toplantılara katılan Türkiye, halihazırda BM Çölleşme ile Mücadele
Sözleşmesinin IV üncü Eki olan “Kuzey
Akdeniz
Bölgesel Uygulama Eki”4 çalışmalarında aktif olarak yer almaktadır. 2005
yılında hazırlanan “Çölleşme İle Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı”
çerçevesinde sorumlu kurumların yürüttükleri faaliyetler 2011 yılına kadar
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü tarafından, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı kuruluşundan sonra Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
tarafından takip edilmiştir. Diğer taraftan Türkiye, çok yönlü ve aktif dış
politika yaklaşımının bir gereği olarak uluslararası işbirliğine hususi önem
vermektedir. Türkiye, Çölleşme ile Mücadele konusunda ‘‘En Az Gelişmiş
Ülkeler’’ başta olmak üzere, çölleşmeden etkilenen ülkelerle yoğun işbirliği
içindedir. Bu bağlamda ülkemiz, çölleşme ile mücadele konusunda gerek ulusal
düzeyde gerekse uluslararası düzeyde önemli adımlar atarak önder bir ülke olma
konumuna gelmiştir. “Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi”, ülkemiz için olduğu
kadar, ülkemizin başta Afrika olmak üzere, Orta Asya, Balkanlar ve Ortadoğu
ülkelerindeki uygulamaları açısından da büyük önem taşımaktadır. 26.03.2010
tarihli Resmi Gazete’de “Afrika Stratejisi” konulu 2010/7 sayılı Başbakanlık
Genelgesi yayımlanmış, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın da üye olduğu “Afrika
Stratejisi Eşgüdüm Komitesi” oluşturulmuştur. Ayrıca, 05.01.2012 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanan “En Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik Ekonomik ve Teknik
İşbirliği Paketi” konulu, 2012/1 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nde, paketin
uygulanmaya konulması için bütün kurum ve kuruluşların işbirliğine vurgu
yapılmıştır. 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile çölleşme ile mücadele konusunun ülkemiz
açısından önemine binaen, Bakanlık bünyesinde Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürlüğü (ÇEM) kurulmuştur. Genel Müdürlüğün vazifeleri arasında,
çölleşme ve erozyonla mücadele konularında politika ve stratejilerin
belirlenmesi, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve aynı zamanda
koordinasyonun sağlanması hususları yer almaktadır. 195 ülkenin taraf olduğu
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin temel yaklaşımı,
tarafların ulusal eylem programlarını hazırlamaları, duyurmaları ve
uygulamalarıdır. Akabinde, programın yapılan saha araştırmalarının neticelerine
dayanılarak sürekli bir katılım ile güncelleştirilmesi temel yaklaşım olarak
kabul edilmiştir. Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin ulusal düzeyde etkin bir
şekilde uygulanabilmesi için sözleşmenin genel yükümlülüklerinin ve ülke
yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerekmektedir. Türkiye, Birleşmiş
Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi kapsamında gelişmiş ülke
statüsünde olmakla beraber aynı zamanda çölleşme sürecinden etkilenen ülke
durumundadır. Bu nedenle bir yandan etkilenen ülkelere mali ve teknik yardımda
bulunmak, diğer yandan da etkilenen ülke olarak başta ulusal eylem planı
olmak üzere sözleşmenin ulusal düzeyde etkin olarak uygulanması için gerekli
önlemleri almakla yükümlüdür. Türkiye’nin Sözleşme kapsamındaki yükümlülükleri
sözleşme metninde yer alan genel yükümlülükler ve etkilenen ülke
yükümlülüklerinin tamamını kapsamaktadır. Bu yükümlülükler politika ve yasal
çerçeve oluşturma, sürdürülebilir arazi yönetimi, yoksullukla mücadele, AR&GE,
teknoloji transferi, kapasite geliştirme, mali kaynak ve mekanizmalar oluşturma
şeklinde örneklenebilir. Sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerin ulusal düzeyde
uygulanması için, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından
yürütülen çölleşme kriter ve göstergelerinin belirlenmesinden tarımsal
kuraklıkla mücadeleye, arazi toplulaştırmadan sulak alanlar konusunda
politikaların geliştirilmesine kadar ülkemizde ulusal düzeyde yapılmış ve
yapılmakta olan tüm çalışmalar ve projeler Çölleşme ile Mücadele Ulusal Eylem
Programı (ÇMUEP) altında toplanmıştır. ÇMUEP çölleşmeye/arazi bozulmasına yol
açan doğal, teknik ve sosyoekonomik, yönetsel ve yasal nedenleri ortaya
koymakta ve çok sayıda kamu kurum ve kuruluşu, akademik ve araştırma
birimleri, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanlarına
giren konuları ilgilendirmekte ve alabilecekleri önlemlere atıfta
bulunmaktadır. Bu bağlamda ilgili kamu kurum-kuruluşları ve sivil toplum
örgütlerinin katılımı ile hazırlanan ve 9 Mart 2005 tarihinde Resmi Gazete’de
yayınlanan 2005/2 sayılı Genelge ile yürürlüğe giren Eylem Programı, ÇEM
koordinasyonunda uygulanmaktadır. Eylem Programı kapsamındaki faaliyetlerin
ilgili kuruluşların plan ve programlarına entegrasyonu, yıllık iş programlarında
ve bütçelerinde gerekli kaynakların tahsis edilmesi, gerekli bilgi paylaşımı ve
işbirliği hususlarında gerekli katkı, destek ve ilginin gösterilmesi tebliğ
olunmuştur. Ulusal Eylem Programı kapsamındaki eylemlerin ilgili kurum ve
kuruluşlarca hangi yöntemlerle ve ne düzeyde gerçekleştiği etkin bir izleme ve
değerlendirme sistemi ile takip edilmektedir. Bu kapsamdaki bilgiler her yıl
düzenli olarak Genel Müdürlüğümüz tarafından talep edilmekte ve belirlenen
öncelikli eylemlere göre yorumlanarak değerlendirilmektedir. 2012 yılı
itibariyle öncelikli 63 eylemden 58 tanesinde ilerleme kaydedilmiş olup
çölleşme ile mücadele alanında önemli adımlar atılmıştır. Diğer taraftan 2007
yılında yapılan Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin Sekizinci Taraflar Konferansı’nda
(COP8), 2008-2018 yıllarını kapsayan “BM Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesi 10
Yıllık Strateji Belgesi” kabul edilmiş ve taraf ülkelerin bu belgeyi esas
alarak kendi Çölleşme ile Mücadele Strateji Belgelerini hazırlamaları
istenmiştir. 2008 yılında kabul edilen 10 Yıllık Stratejik Plan, sözleşmenin
ulusal düzeylerde uygulanması için yeni stratejik ve operasyonel hedefler
ortaya koymakta ve ulusal programların bu doğrultuda revizyonunu öngörmektedir.
Taraflar Konferansı kararlarını hayata geçirmek ve 2013 yılında yeniden
hazırlanacak olan “Çölleşme ile Mücadele Ulusal Eylem Programı”na ışık tutmak
amacıyla Türkiye 2012 yılında Çölleşme ile Mücadele Ulusal Strateji Belgesi’ni
ilgili kurum ve kuruluşlar, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve meslek
kuruluşlarının katkıları ile hazırlamıştır. Stratejinin hazırlık safhasında
öncelikle mevcut eylem programının hayata geçirilmesi sürecinde yaşanan
güçlükler anahtar paydaşların gözüyle irdelenmiş, çölleşme ile mücadelenin
güçlü ve zayıf yanları, mücadelenin önündeki fırsat ve tehditler analiz
edilmiştir. Türkiye’deki çölleşmenin sebepleri ve sonuçları ayrıca irdelenerek
müdahale gerektiren unsurlar gözden geçirilmiştir. Akabinde küresel strateji ve
ulusal öncelikler ışığında gerek Türkiye sınırları içerisinde, gerekse dünyada
çölleşme ile mücadele konusunda Türkiye’nin çölleşme ile mücadele eden bütün
aktörlerinin müşterek ufku (vizyon), temel vazifesi (misyon) ile uzun ve kısa
vadeli hedefleri belirlenmiştir. Ülkemizin her türlü toprak, su, flora ve fauna
ile diğer doğal kaynakları tehdit eden ve çölleşmeye neden olan kuraklığın ve
insan kaynaklı diğer faktörlerin olumsuz tesirlerinin dolayısıyla çölleşmenin
önlenmesi ve/veya azaltılması, kalkınmamızın sürdürülebilirliği açısından önem
arz etmektedir. Bu bağlamda hazırlanan Çölleşme ile Mücadele Ulusal Stratejisi,
ilgili kurum ve kuruluşlara çalışmalarında önemli bir yol gösterici olacağı
gibi çölleşmenin getirdiği küresel sorunların çözümüne öncelikle ulusal ve
bölgesel seviyede katkı sağlamış olacaktır.
2.
Ufuk (Vizyon)
Sürdürülebilir
çevre ve doğal kaynak yönetiminde, koruma, geliştirme ve faydalanma dengesi
içinde kuraklığın olumsuz tesirlerinin ve çölleşmenin (arazi bozulumu)
azaltıldığı ve etkilenen arazilerin iyileştirildiği, kırsal kalkınmanın sağlandığı
ve uluslararası işbirliğinin geliştirildiği önder bir Türkiye.
3.
Stratejik Hedefler:
Stratejik
Hedef 1: Çölleşmeden
etkilenmesi muhtemel ve etkilenmiş ekosistemlerin;5 erozyon, suyun
sürdürülebilir olmayan kullanımı gibi çölleşmeye sebep olan faktörlerden
korunması ve mevcut durumunun iyileştirilmesi Beklenen Etki 1.1. Etkilenmiş
alanlarda arazi verimliliği ve ekosistemlerin diğer ürün ve işlevleri geçim
kaynaklarına katkı sağlayarak sürdürülebilir bir şekilde artırılmıştır.
Beklenen
Etki 1.2. Etkilenmiş ekosistemlerin iklim değişikliğine, iklimdeki
değişkenliğe ve kuraklığa karşı hassasiyeti azaltılmıştır.
Gösterge
1.1.* Çölleşme ve kuraklıktan etkilenen toplam alan miktarında azalma
Gösterge
1.2.* Etkilenmiş alanlarda net birincil verimlilikte artıs
Stratejik
Hedef 2: Çölleşmeden
doğrudan etkilenen ve etkilenmesi muhtemel nüfusun hayat şartlarının/
kalitesinin iyileştirilmesi
Beklenen
Etki 2.1. Etkilenen kırsal nüfusun geçim kaynakları çeşitlendirilmiştir.
Etkilenen halk sürdürülebilir arazi yönetimi neticesinde elde edilen
gelirlerden daha fazla faydalanabilmektedir.
Beklenen
Etki 2.2. Etkilenen nüfusun iklim değişikliği, değişkenliği ve kuraklığa karşı
ekonomik, sosyal, ekolojik vb. yönlerden direnci artmıştır/hassasiyeti
azalmıştır.
Beklenen
Etki 2.3. Çölleşme sebebiyle kırdan şehre göçün azalması için özellikle kırsal
kesimde etkilenen bölgelerdeki ekonomik ve sosyal şartlar iyileştirilmiştir.
Gösterge
2.1.*6 Çölleşme ve kuraklık süreçlerinden olumsuz etkilenen insan sayısındaki
düşüş
Gösterge
2.2.* Etkilenmiş alanlarda yoksulluk sınırının üzerinde yaşayan insan
oranındaki artış
Gösterge
2.3. Kırsal alandan şehre yerleşik nüfusun göç oranında azalma
Stratejik
Hedef 3: Ortak
çalışmalar yoluyla üç Rio Sözleşmesi başta olmak üzere ilgili uluslararası
sözleşme, ulusal strateji, plan ve programlar arasında sinerji oluşturulması Beklenen
Etki 3.1. Çölleşme ile mücadele alanındaki çabalar iklim değişikliğinin
etkilerinin hafiflemesine ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir
kullanımına ve korunmasına katkıda bulunmaktadır.
Beklenen
Etki 3.2. Mevcut beşeri, mali/iktisadi ve doğal kaynaklar daha etkin ve verimli
kullanılmaktadır.
Gösterge
3.1. Etkilenmiş alanlardaki karbon stoğunda7 artış
Gösterge
3.2. Sürdürülebilir yönetim uygulamaları yapılan orman, tarım ve sucul
ekosistemlerde alansal (hektar) artış
Gösterge
3.3. Çölleşme ile mücadeledeki birim maliyette azalma (TL/ha)
Stratejik
Hedef 4: İkili,
bölgesel ve küresel çölleşme ile mücadele çalışmalarına öncülük edilmesi ve
destek olunması
Beklenen
Etki 4.1. İlgili uluslararası kuruluş ve karar alma mekanizmalarında
Türkiye’nin etkinliğinde artış sağlanmıştır.
Beklenen
Etki 4.2. İkili ve bölgesel eşgüdüm kurumları kurulması ve hedef alanda/bölgede
eylem programı uygulama başarısında artış sağlanmıştır
Gösterge
4.1. Uluslararası kuruluşlarda ve karar alma organlarında yer alan faal ulusal
uzman sayısında artış
Gösterge
4.2. Türkiye’nin eşgüdümünde yürütülen orta ve büyük ölçekli
ikili/bölgesel/küresel teknik işbirliği projeleri, kapasite geliştirme ve
uygulama sayısındaki artış
Stratejik
Hedef 5: Çölleşme
ile mücadele ve kuraklık tesirlerinin azaltılması konusunda yerel, bölgesel,
ulusal ve uluslararası aktörler arasında etkili bir ortaklık ve eşgüdüm
oluşturularak, verimli ve etkin mücadele için ihtiyaç duyulan ortam ve kapasitenin
geliştirilmesi
Beklenen
Etki 5.1. Daha çok sistematik veri üretilmiş, izlenmiş ve paylaşılmıştır.
Beklenen
Etki 5.2. Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesinin uygulaması
için bütün ilgi gruplarının/paydaş8 etkin katkı ve katılımlarının sağlandığı
ortam/politik çerçeve, işbirliği ve uygulamalar geliştirilmiştir.
Beklenen
Etki 5.3. Daha çok mali kaynak yönlendirilmiştir.
Beklenen
Etki 5.4. İlgili konularda çalışan etkin STK ve kurumların sayı ve niteliği
artmıştır.
Beklenen
Etki 5.5. Farklı toplum kesimlerinin ve iktisadi grupların çölleşme ile
mücadele ve kuraklık tesirlerinin azaltılması konularında bilgi ve bilinç
düzeyi artmıştır.
Gösterge
5.1. Çölleşme ve kuraklığın tesirlerini hafifletmek için gerekli olan mevcut
veri kalitesi ve niceliğinde artış
Gösterge
5.2. Çölleşme ve kuraklığın tesirlerini hafifletmek için mevcut mali destek
ve imkanların çeşitlilik ve seviyesinde artış
Gösterge
5.3. Kalkınma politikaları ve tedbirlerinde çölleşme ve kuraklığın
tesirlerinin hafifletilmesi konularının ele alınması ve çözüme yönelik
uygulamalarda artış
4.
Temel Vazife (Misyon)
Bilinçlendirme,
kapasite ve teknoloji gelişimi, mali kaynak tahsisi vasıtasıyla; kuraklığın
olumsuz tesirlerini ve çölleşmeyi azaltan, bozulan arazilerin iyileştirilmesine
yönelik ve kırsal kalkınmaya katkı sağlayan, yerel katılımcılığı ve
uluslararası diyaloğu geliştiren politika ve programları başarıyla uygulamak.
5.
Uygulama Hedefleri
Uygulama
Hedefi 1. Sürdürülebilir Arazi Yönetimi
Etkilenen
ekosistemlere yönelik koruma tedbirleri ve iyileştirme uygulamalarını tespit
etmek ve sürdürülebilir yönetim mekanizmaları9 vasıtasıyla hayata geçirmek.
Bu
maksatla İDUS ve İDEP, İDUEP, EMEP, TKMEP, BÇUSEP, Ulusal Orman Programı, UHYS,
USKYS, SKEP gibi bağlantılı strateji ve eylem planlarının ilgili maddelerini
yakından takip etmek ve katkıda bulunmak (bkz. Çıktı 4.5.).
Çıktı
1.1. Çölleşmeden etkilenen, risk altındaki ve çölleşmeye hassas ekosistemler ve
yönelimler haritalanmış, sınıflandırılmış, öncelikli çalışma alanları tespit
edilmiş ve izleme ve değerlendirme sistemi kurulmuştur (bkz. Çıktı 7.1.).
Çıktı
1.2. Çölleşmeden etkilenen alanlarda ve potansiyel çölleşme alanlarında arazi
kullanım kararları tespit edilmiş, kabiliyet dışı kullanımı önleyecek hukuki
tedbirler alınmıştır10 (bkz. Çıktı 4.4.)
Çıktı
1.3. Toprak kaybını/arazinin erozyona hassasiyetini azaltmak11 amacıyla
etkilenen alanlara özgü uygun toprak işleme ve ıslah teknikleri, sulama teknik
ve uygulamaları, atıksuların sulama amaçlı geri kazanımı, kirlilikle mücadele
tedbirleri tespit edilmiş ve ilgili plan ve projelerde bu yönde değişiklikler
yapılmıştır12 (bkz. Çıktı 4.4).
Çıktı
1.4. Ekosistemlerin erozyona direncini artırmak için mücadele teknikleri13
tespit edilmiş ve plan ve projelere entegre edilmiştir (bkz. Çıktı 4.4).
Çıktı
1.5. İyi tarım uygulamaları, organik tarım gibi ekosistem sağlığını korumaya
yönelik14 teşviklerden faydalanan çiftçi sayısı ve arazi miktarı artmıştır
(bkz. Çıktı 9.2.).
Çıktı
1.6. Ormancılıkta uygulanan fonksiyonel planlama, etkilenen alanlarda koruma,
erozyonla mücadele, hidrolojik fonksiyonları dahil diğer fonksiyonlara
odaklanılmış, ilgili bölgelerde yenilenen amenajman planlarında bu yönde
tadilat yapılmıştır. Benzer şekilde havza yönetim planları, havza koruma
planları, korunan alan yönetim planlarında konu ele alınmış ve gerekli gözden
geçirme ve düzeltmeler yapılmıştır (bkz. Çıktı 4.4.).
Çıktı
1.7. Ormanlarda buharlaşmanın dizginlenmesi ve tuzlanmanın önlenmesi amacıyla
tarımsal ormancılık uygulamaları geliştirilmiş ve yaygınlaştırılmıştır.
Uygulama
Hedefi 2. Kırsal Kalkınma
Çölleşmeden
etkilenen nüfusu hedef alan kalkınma hamlelerini tespit etmek ve hayata
geçirilmesi için Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi ve ilgili planprogramlar ile
eşgüdüm sağlamak
Çıktı
2.1. Çölleşmeden etkilenen nüfusun nicelik ve niteliği, eğilimleri/yönelimleri
hakkında istatistiki bilgi üretilmiştir (bkz. Çıktı 7.1.).
Çıktı
2.2. Çölleşmeden etkilenen nüfusun direncinin artırılması için gerekli
tedbirler15 ek gelir ve geçim kaynakları16 tespit edilmiştir (bkz. Çıktı 9.2).
Uygulama
Hedefi 3: Ulusal Eşgüdüm ve İşbirliği İlgili ulusal kurumlar ve kuruluşlar
arası etkin iletişim ve koordinasyon sağlamak
Çıktı
3.1. Üç Rio Sözleşmesi başta olmak üzere ilgili uluslararası sözleşmelerin
eşgüdümünü sağlayan ulusal mevzuat hazırlanmıştır ve aralarında etkin iletişim
sağlanmıştır.
Çıktı
3.2. Ulusal düzeyde kurum, plan ve stratejiler arasında ortak dil, terminoloji
ve takvim geliştirilmiştir.
Çıktı
3.3. Çölleşme ile mücadeleye katkıda bulunan projeler yüksek katılım, etkin
ortaklık ve eşgüdümle planlanmış ve yürütülmüştür.
Uygulama
Hedefi 4: Politik Çerçeve
Çölleşme
ile mücadeleyi destekleyici siyasal ve hukuki ortamı hazırlamak
Çıktı
4.1. Çölleşme ile mücadele ile ilgili siyasal, kurumsal, mali ve sosyo-ekonomik
etken ve engeller tespit edilmiş ve tedbirler tavsiye edilmiştir.
Çıktı
4.2. Çölleşme ile mücadele stratejisi ve eylem programının siyasi parti
programlarına, ulusal eylem planlarına, ulusal ve bölgesel kalkınma planlarına,
mekansal planlara ve sektörel yatırım kararlarına/programlarına dahil
edilmesine yönelik yöntem, araç ve mali kaynaklar tespit edilmiş ve harekete
geçirilmiştir.
Çıktı
4.3. Mevzuatın çölleşme ile mücadele ve kuraklık tesirlerinin azaltılması
çerçevesinde uyumlaştırılması, aynı zamanda da AB’ye uyum doğrultusunda, farklı
yasa kanun ve yönetmeliklerdeki17 çakışma ve örtüşmeler tespit edilmiş ve
değişiklik teklifleri hazırlanmış, ilgili mercilere takdim edilmiştir.
Çıktı
4.4. Doğal kaynak ve arazi yönetiminde bütüncül planlama yaklaşımı ve
kavramları uygulamada gözlenmiştir18.
Çıktı
4.5. Çölleşme ve kuraklıkla mücadele, biyoçeşitlilik ve iklim değişikliği
ulusal stratejleri ve ilgili bütün eylem planları arasında karşılıklı atıflar
ve bağlayıcı tedbirler tespit edilmiş ve gerekli güncelleme, gözden geçirme ve
düzeltme çalışmaları yapılmıştır19.
Uygulama
Hedefi 5: Uluslararası Eşgüdüm ve İşbirliği Uluslararası kuruluşlar20, Sivil
Toplum Kuruluşları, TİKA vasıtasıyla başta Afrika ülkeleri, Orta Doğu ülkeleri
ve EAGÜ olmak üzere çölleşmeden etkilenen ülkeler ile etkin işbirliği ve
ortaklık yapmak, eşgüdüm sağlamak.
Çıktı
5.1. Çölleşme ile mücadeleye katkıda bulunan uluslararası işbirliği projeleri
yüksek düzeyde katılım/ortaklık ve eşgüdümle planlanmış ve yürütülmüştür.
Çıktı
5.2. Ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla ortaklık ve işbirliği anlaşmaları
imzalanmıştır ve uluslararası işbirliği projeleri geliştirilmiştir.
Çıktı
5.3. Çölleşme ile mücadele ve kuraklık tesirlerinin azaltılması alanında
araştırma ve uygulama yapan uluslararası kuruluşlara21 ev sahipliği
yapılmıştır.
Çıktı
5.4. Çölleşme ile mücadele ile ilgili uluslararası faaliyet yürüten araştırma
ve uygulama merkezleri ile STK’lara yönelik teknik ve mali destek programları
yürütülmüştür.
Uygulama
Hedefi 6: Kamuoyu Oluşturma, Bilinçlendirme ve Eğitim Süreçleri ve aktörleri
etkileyerek çölleşme ile mücadele konulu çalışmaları kolaylaştırmak
Çıktı
6.1. Konular ulusal gündemde22 sıklıkla yer almıştır.
Çıktı
6.2. STK ve akademisyenler başta, özel sektör ve mahalli idareler de dahil olmak üzere bütün paydaşlar
süreçlere daha sık ve etkin katılmakta iştirak etmekte, çölleşmeye karşı
savunuculuk yapmıştır.
Çıktı
6.3. Çölleşmeye sebep olan doğal kaynak kullanım alışkanlıklarının azaltılması
için bütün ilgili kullanıcı/tüketici kesimlerin23 kullanım/tüketim
alışkanlıkları değerlendirilmiş ve gerekli stratejiler tespit edilerek eyleme
yönelik çalışmalar başlatılmıştır.
Çıktı
6.4. Çölleşmeye karşı gerekli genel kültür oluşturacak ve duyarlılığı artıracak
şekilde yükseköğretim, örgün ve yaygın eğitim programlarında her kademede
çölleşme ile mücadele ve kuraklık tesirlerinin azaltılması konusu yer almıştır.
Çıktı
6.5. Çölleşme ile mücadele ve kuraklığın azaltılması konularında farkındalık
etkinlikleri24 kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülmüştür.
Çıktı
6.6. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan ailelere gündelik uygulamalarını
çölleşme ile mücadeleye katkıda bulunacak şekilde yürütmeleri için yerinde
eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri yürütülmüştür.
Uygulama
Hedefi 7: Bilim ve Teknoloji, İzleme ve Değerlendirme
Uluslararası,
ulusal ve bölgesel ölçekte çölleşme ile mücadele ve kuraklığın tesirlerini
azaltma konusunda araştırmalar, izleme ve değerlendirme faaliyetleri yürüterek
bilgi ve veri üretmek ve paylaşmak Çıktı 7.1. Ülke özelliklerine uygun ve
nitelikli verilere25 dayanan bir ulusal izleme ve değerlendirme sistemi26
geliştirilmiştir ve bilimsel yaklaşımların uyumlaştırılması için gereken
tedbirler alınmıştır.
Çıktı
7.2. Etkilenen alanlar, çölleşme, iklim değişikliği, kuraklık, biyoçeşitlilik
arasındaki etkileşime ilişkin bilgi ve veri üretimi bilimsel ve
geleneksel/yerel bilgi değerlendirilerek yürütülmüştür.
Çıktı
7.3. Ulusal düzeyde risk yönetim çalışmaları yürütülmüştür.
Çıktı
7.4. Ortak ve bütünleşik Ar-Ge ve teknoloji geliştirme projeleri ve
faaliyetleri yürütülerek, bilgi yönetim-paylaşım altyapısı aracılığı ile
eşgüdümü ve kamuoyu ile paylaşımı sağlanmış, uygulamaya aktarılmıştır.
Uygulama
Hedefi 8: Yönetsel Yapılanma ve Kurumsal Kapasite Geliştirme Kamu ve kamu dışı
kurumların etkinliğini artırmak için gereken kapasite geliştirme ihtiyaçlarını
tespit etmek ve gidermek, bu maksatla UKEP’i hayata geçirmek
Çıktı
8.1. Türkiye’nin çölleşme ile mücadele konusunda mevcut kapasitesi
değerlendirilmiş ve bu doğrultuda hazırlanan eylem planları uygulamaya
geçmiştir.
Çıktı
8.2. Çölleşme ile mücadele konusunda nitelikli insan kaynağı geliştirilmiştir27.
Çıktı
8.3. Birlik, dernek ve kooperatif gibi sivil toplum kuruluşlarının ve özel
sektörün çölleşme ile mücadele süreç ve faaliyetlerine katkı ve katılımı
güçlendirilmiştir.
Uygulama
Hedefi 9: Finansman Finansman ve teknolojik kaynakların etkinliğini ve verimini
artırmak ve yönlendirmek için gereken ulusal ve uluslararası eşgüdümü sağlamak
Çıktı
9.1. Uluslararası mali destek imkanlarının çölleşme ile mücadeleye
yönlendirilmesi için gerekli adımlar tespit edilmiş, kaynakları, etkilenen
ekosistemlere ve nüfusa yönlendirmek için yatırım plan ve programları
geliştirilmiştir.
Çıktı
9.2. Çölleşmeyi önleyecek, kuraklığın etkilerini azaltacak, etkilenen alanları
iyileştirecek ve nüfusu yerinde kalkındıracak girişimlerde bulunmak, teknoloji
geliştirmek, örnek uygulamalar yapmak ve paylaşmak için yurt içinde teşvikler,
krediler, hibe destekleri ve teknik yardımlar aracılığıyla yeterli mali ve
teknik destek sağlanmıştır.
Çıktı
9.3. Çölleşme ile mücadele için ayrılan yurtiçi mali kaynakları artırma28
maksatlı çalışma sayısı artmıştır.
6.
Uygulama Çerçevesi
Uygulama
çerçevesi bölümünde, ulusal stratejinin uygulanması hususunda Türkiye’deki
kurumların ve paydaşların vazife ve sorumlulukları özetlenmektedir.
Sekreterya
tarafından, ulusal stratejinin uygulanması için gerekli olan kurumsal yapı
öğeleri, ilgili mevzuatı, çalışma usul ve esasları paydaşların tavsiyeleri ve
mevcut Ulusal Koordinasyon Birimi yapılanması göz önünde bulundurularak, tespit
edilecek ve yönlendirilecektir. Orman ve Su İşleri Bakanlığının başkanlığında
düzenlenecek toplantılara, gerek duyulması halinde davet edilecek ilgili
paydaşların katılımıyla gerçekleştirilecektir. Tavsiye edilen kurumsal yapı
öğelerinin performans değerlendirmeleri için gerekli ölçüt ve göstergeler
oluşturulacaktır.
Ulusal
Koordinasyon Birimi
Ulusal
Koordinasyon Birimi yılda en az bir kez düzenli olarak toplanarak Eylem
Programının uygulamalarını takip etmekte, Taraflar Konferansı öncesinde
Türkiye’nin görüş ve tavsiyelerini tespit etmektedir. Ulusal Koordinasyon
Birimi; anahtar paydaşlar ve akademisyenlerin-araştırıcıların katılımının sağlandığı,
Sekreteryaya yön veren bir platform niteliğindedir.
Ulusal
Strateji çalışmalarında etkin ve verimli çalışma için ihtiyaç duyulan “yeni
kurumsal yapı”, hukuki statüye ve mevzuata sahip, karar verici ölçeğinde
yeterli temsil düzeyinde yılda en az bir kez bir araya gelen, karar verme ve
uygulamayı takip etme maksatlı olmak üzere iki seviyede faaliyet gösteren bir
birim olarak tanımlanmıştır. Diğer Rio Sözleşmelerinin birimlerinin daimi üye
olarak yeni yapıda yer alması, uygulayıcı kurumların harcama birimlerinden
uzmanların birim toplantılarında hazır bulunması önerilmiştir.
Uygulama
hedefleri çerçevesinde ve/veya yerel ve bölgesel düzeyde çalışmalar yapacak
teknik çalışma grupları her iki düzeyde bir araya gelen birime destek
verecektir. Temsiliyette devamlılığı ve kurumsal hafızayı koruyacak tedbirler
tespit edilerek hayata geçirilecektir. Birimde özel sektör ve yerel paydaşların
da temsiline özen gösterilecektir.
Sekretarya
tarafından geliştirilecek olan yeni yapı, Ulusal Strateji’nin ve Ulusal Eylem
Programı’nın hazırlanması ve izlenmesinde aktif vazife üstlenecektir.
Bağımsız
Uzmanlar Grubu
Bağımsız
Uzmanlar Grubu ihtiyaç üzerine toplanmakta olup, teknik konularda Ulusal
Koordinasyon Birimi ve Sekreteryaya tavsiyeler üretmektedir.
Bununla
birlikte Bağımsız Uzmanlar Grubu akademik geçmiş ve mevcut güncel çalışmalar
üzerinden tespit edilecek, yeni uzmanlarla zenginleştirilerek, yetkinliği
artırılarak güçlendirilecektir.
Diğer
taraftan Bağımsız Uzmanlar Grubu tematik raporlamalarla Ulusal Koordinasyon
Birimi’ne teknik konularda tavsiyeler üretecektir. Bağımsız Uzmanlar Grubu
çalışma verimi açısından toplamda on kişiyi geçmeyecek şekilde, her tematik
konudan bir ya da iki uzmanın katılımıyla teşkil edilecektir. Uzmanlar Grubu,
strateji çerçevesinde geliştirilecek olan ortak izleme değerlendirme bilgi
sistemini temel alacaktır. Gerek duyulan tematik konularda çalışma gruplarının
oluşturulması yoluyla daha fazla teknik uzman çalışmalara dahil
edilebilecektir.
Bilim
ve Teknoloji Komitesi Muhatabı
Önerilen
yeni kurumsal yapı tarafından tespit edilen, konusunda uzman ve yetkin bir
akademisyen-araştırmacı, Bilim ve Teknoloji Komitesi ile etkileşimde muhatap
olarak vazifesini yerine getirecektir.
Sekreterya
Sözleşme
ve Ulusal Strateji’nin uygulamasına yönelik koordinasyon ve iletişim, Çölleşme
ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü (ÇEM) tarafından yürütülmektedir. Genel
Müdürlük tarafından yürütülen sekreterya vazifesi, çölleşme ile ilgili olan
bütün ulusal, bölgesel ve uluslararası etkinlikler hususunda iletişim noktası
olmayı da ihtiva etmektedir.
Sekreterya
gündelik işlerin takibinin yanı sıra diğer ilgili strateji, plan ve program
hazırlık ve uygulamalarında Ulusal Koordinasyon Birimi kararları uyarınca
etkinlik göstermektedir.
Sözleşme
Odak Noktası
Sözleşme
Odak noktası, gerek Sekreterya dahilinde Sözleşme’nin uygulanması hususunda,
gerekse uluslararası iletişim ve etkileşim vazifesini yürütür.
7.
Performans İzleme ve Değerlendirme
Göstergeler
Ulusal
Strateji Belgesinde kullanılan göstergelerin büyük çoğunluğu29 Birleşmiş
Milletler Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesi’nin 2007 yılında yapılan Sekizinci
Taraflar Konferansı’nda kabul edilen, 2008-2018 yıllarını kapsayan “BM Çölleşme
ile Mücadele Sözleşmesi 10 Yıllık Strateji Belgesi” ve yine Sözleşmenin performans
izleme ve değerlendirme sistemi (PRAIS) tarafından kullanılan göstergeler ile
uyumlu olarak seçilmiştir. Bunun yanısıra göstergelerin oluşturulmasında,
Küresel Çevre Fonu arazi bozulumu odak alanı stratejik hedefleri, Binyıl
Kalkınma Hedefleri (MDGs) ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 2010 Yılı
hedeflerinden de yararlanılmıştır. Hazırlanan göstergeler, uluslararası düzeyde
BTK ve ulusal düzeyde Bağımsız Uzmanlar Grubu tarafından gözden geçirilecek ve
küresel ölçekteki gelişmelerle uyumlu olarak revize edilebilecektir.
Ulusal
Strateji Belgesindeki göstergeler, BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 10
Yıllık Strateji Belgesi ile uyumlu olarak hazırlanmıştır. Bu göstergelere ek
olarak ulusal düzeyde izlenmesi gereken göstergeler (Gösterge 2.3, 3.3, 4.1,
4.2 ve 5.1) tespit edilmiştir. Aşağıda yer alan tabloda tüm göstergeler liste
halinde verilmiş olup BM Çölleşme ile Mücadele sözleşmesi 10 Yıllık Strateji
Belgesi ile uyumlu hale getirilen göstergeler karşısında yer almaktadır.


Bu
göstergelerin izlenmesi ve değerlendirilmesi, ilgili uygulayıcı birimlerden oluşan
Ulusal Koordinasyon Birimi ile ÇEM Genel Müdürlüğü tarafından yapılacaktır.
Bu maksatla
kriterler tespit edilerek izleme sistemi kurulacak olup, performans değerlendirmeleri
için gerekli kriter ve göstergeler yapılacak çalışmalar ile ortaya
konulacaktır.
Strateji,
onayını takip eden altıncı yılın sonunda, Ulusal Koordinasyon Birimi tarafından
uygulama başarısı bakımından değerlendirilecek ve Küresel Stratejideki
gelişmelerle uyumlu olarak ve oluşan ihtiyaçlar doğrultusunda gözden geçirilip
tekrar düzenlenecektir.
0 yorum:
Yorum Gönder